⛸️ Bir Değirmendir Bu Dünya Sözleri
BirDeğirmendir Bu Dünya. Marka: BEYAN YAYINLARI. Yazar: Cahit Zarifoğlu. Kurban Bayramı tatili dolayısıyla verilen siparişler 18.07.2022 Pazartesi gününden itibaren kargoya verilecektir. Kargoya verildikten hemen sonra size siparişinizin durumunu bildiren bir e-posta ulaşacaktır. 44,00 TL. 35,20 TL.
bir değirmendir bu dünya. paylaş araştır. Kelime. Tarih. Yazar. Blue bells huzur-I4 supporters. ya umutlarda biterse. spoiler. Bir Zarif adam kitabıdır Zarifoğlu'nun siyaset ve aksiyon yazılarından meydana gelen bu kitap, olayların gelişine göre Yeni Devir, Millî Gazete, Mavera başta olmak üzere dönemin gazete ve
Bir Değirmendir Bu Dünya Cahit Zarifoğlu. Bu Ülke Cemil Meriç. Diriliş Muştusu Sezai Karakoç. Kayı 4 Ufukların Padişahı Kanuni Ahmet Şimşirgil. Sultan II. Abdülhamid Han Kadir Mısıroğlu. Sultan Vahideddin Kadir Mısıroğlu. Metal Fırtına Burak Turna - Orkun Uçar. Satılık İmparatorluk Mustafa Armağan. Biz Osmanlıyız
Dünyada Misafirsin. Bu Dünya’da misafirsin. Elbet birgün gideceksin. Bu Dünya’da misafirsin. Elbet birgün gideceksin. Ol Mevla’nın huzuruna. Sende hesap vereceksin. Ol Mevla’nın huzuruna. Sende hesap vereceksin.
2. Bir incelik gösterin, incinmesin yüreğim. 3. Acını yaşa, öfkeni de yaşa ve seyret Kendini sakın bastırma, öyle suyun üstünde akan yaprağa bakar gibi bak. 4. Bitti o şiir, başka mısra gerekmez. 5. İnsan sevmeli Bazen bir insanı, yahut bir ağacı ya da kanadı kırık bir kuşu Zaten sevmese insan olur mu? 6.
Bukitap Cahit Zarifoğlu’nun 1977-1984 yılları arasında günübirlik aktüel ve siyasi yazıları ile hayattayken çıkardığı “Bir Değirmendir Bu Dünya” yazılarıdır. Hayatının son dokuz-on yılında meydana gelen Afganistan’ın işgali, İran İslâm Devrimi, Hama Katliamı, 12 Eylül İhtilali ve Türkiye’deki modernist
BUDÜNYA BİR PENCERE isimli eserin türkü sözleri ve en güzel türküler, duygulu türküler için sitemizi ziyaret edin«
BİR DEĞİRMENDİR BU DÜNYA [İLK BASKI] Cahit Zarifoğlu - Kapak: Hasan Aycın - Nehir Yayınları - İstanbul 1986 - Birinci basım [ilk baskı] - 160 sayfa - Özgün karton kapaklı - Temiz [5 ] - MMAK - DKo5. Kategori: Edebiyat 👁 455. Kayıt: 02/01/2019 · Güncelleme: 29/06/2019 · Konum: Sıhhiye [06100], Çankaya, Ankara, Türkiye
17hours agoMerhaba Eylül Sözleri. 1. “Bütün bu güzel belirtilerle, yazın en iyi havası ve sonbaharın en iyi neşesi ile Eylül günleri geldi.” -Helen Hunt Jackson. 2. “Hoşçakal Ağustos. Merhaba Eylül. Lütfen iyi bir ay ol ve aileme ve arkadaşlarıma gülümsemeler ve mutluluklar getir. “ 3.
BirDeğirmendir Bu Dünya, şiirlerinden, anı yazılarından ve hikâyelerinden tanıdığımız Zarifoğlu`nu başka bir açıdan tamamlamaktadır. O herkesin entel takıldığı bir zamanda çevresindeki meraklı insanlara, dostlarına, okuyucularına ilmihal okumayı tavsiye ediyordu.
"Seçkin bir kimse değilim/İsmimin baş harfleri acz tutuyor" ifadelerinden bile ne kadar mütevazı olduğunu anlayabiliriz aslında. "Bir değirmendir bu dünya, öğütür bir gün bizi” ve "Bir ölüm vefalı, bir de sonbahar." sözleri bu dünyanın faniliğini ve ahirete olan inancını en güzel bir şekilde ortaya koymaktadır.
Birdilin harcına sığmıyor sözleri Yetmiyor sözlerimiz anlaşılmasına Mayın tarlasına ağıt bulutları indirdik Bir Değirmendir Bu Dünya. Cahit
TBFEp. Dünya değirmendir insanlar tahıl Ekilir biçilir un olur gider Cesedi gezdirir baştaki akıl Bire saygı duyan bin olur gider Her insanda ayrı ayrı hal vardır Çiçek sarı üzerinde bal vardır Önümüzde gidilecek yol vardır Ömür bitiminde sal olur gider Şeref der ki iki düşün bir söyle Elinden geldikçe insanlık eyle Bu dünyanın işi böyledir böyle Kimi fakir kimi han olur gider Aşık Şeref Taşlıova – Çıldır TwitterFacebookWhatsAppGoogle+BufferLinkedInPin It
[Arama Yap] - [Ana Sayfa][M] > [Metin Şentürk Şarkı Sözleri] > Ey Gidi Koca Dünya Şarkı Sözü Şarkıcı İsmiŞarkı İsmi Sponsored Links Albüm AdıKalpten KalbeDüzeltenfeluciaEklendi 222200 Şarkı Ekle Hata Düzelt Dünya handır han içinde Yaşar o ruh can içinde Rüya gibi gelir geçer İnsanoğlu gam içinde Dertli ağlar dertsiz ağlar dünya içinde Hey gidi gidi Koca dünya Gam yükü müsün Söyle fani dünya söyle Dert küpü müsün [ reklamı gizle / hide ads ]Dünya döner değirmendir İnsan içinde çavdardır Bu gün gelir yarın gider Dolup boşalan bir handır Dertli ağlar dertsiz ağlar dünya içinde Hey gidi gidi Koca dünya Gam yükü müsün Söyle fani dünya söyle Dert küpü müsünreport this ad Şarkı Ekle Hata Düzelt© 2003-2022 Her Hakkı Saklıdır.
Error 522 Ray ID 7387888479ee0c09 • 2022-08-10 085934 UTC AmsterdamCloudflare Working What happened? The initial connection between Cloudflare's network and the origin web server timed out. As a result, the web page can not be displayed. What can I do? If you're a visitor of this website Please try again in a few minutes. If you're the owner of this website Contact your hosting provider letting them know your web server is not completing requests. An Error 522 means that the request was able to connect to your web server, but that the request didn't finish. The most likely cause is that something on your server is hogging resources. Additional troubleshooting information here. Cloudflare Ray ID 7387888479ee0c09 • Your IP • Performance & security by Cloudflare
Oluşturulma Tarihi Haziran 07, 2018 101247 yaşında hayata gözlerini yuman Cahit Zarifoğlu, ölüm yıl dönümünde unutulmadı. Yedi Güzel Adam, Yaşamak günlük , Bir değirmendir bu dünya gibi kitaplarıyla tanınan Cahit Zarifoğlu, kendi sözleri ve şiirleriyle anılıyor. İşte Cahit Zarifoğlu’nun hayatına ilişkin bilgiler ve ince ince ruhumuza işleyen sözleri!Bugün Türk edebiyatının zarif adamı Cahit Zarifoğlu’nun ölüm yıl dönümü! Edebiyata, insanlığa ve Yaradan’a sevdasıyla gönüllerimizde taht kurmaya devam eden Cahit Zarifoğlu, ölümünün 31. yılında eserleri ve sözleriyle anılıyor. Zamana kafa tutan ve kendi yolunu çizen insanlar arasında, zarifçe çizdiği çizgileri bugüne taşıyan Cahit Zarifoğlu’nun hayatını ve sözlerini derledik!Aslen Kahramanmaraşlı olan Cahit Zarifoğlu, 1940 yılında Ankara´da dünyaya geldi. Babasının memuriyeti hakim dolayısıyla ilk ve orta öğrenimini Siverek, Ankara, Kızılcahamam ve Kahramanmaraş´ta tamamladı. Babasının annesinin üzerine bir başka kadınla evlenmesini bir türlü kabullenemeyen şair sadece 1,5 yaş büyük olan abisi Sait'i baba olarak bildi. O kadar ki Sait artık evde "Baba Sait" olarak anılmaya başlamıştı. Cahit Zarifoğlu, hayatının büyük çoğunluğunu yalnız ve insanlardan kaçarak geçirdi Bir bilge gibi sürekli sakin ve suskun olması bir süre sonra dostlarının onu “Aristo” olarak çağırmaya başlamasına neden olacaktır. Cahit artık “Aristo Cahit” olarak anılmaya başlamıştır. Lise yıllarında güreş sporuna da ilgi duyan Cahit Zarifoğlu, pilotluğa merak saldı hatta 3 ay kurs kurdu. Eğitim alıp uçak kullanabilir düzeye gelen Cahit Zarifoğlu, son bir sağlık kontrolüne girdi ve bu kontrol uçuş kariyerinin sonu oldu. Kontrolde gözünde ve kulağında rahatsızlık olduğu bu yüzden de uçak kullanma ehliyeti alamayacağı anlaşıldı. Lisenin bitimiyle birlikte de İstanbul’a gelerek, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne yazıldı. Öyle ki üniversiteyi tam on yılda bitirebildi ve on yıl sonra diplomasına lise yıllarında şiir ve kompozisyonlar yazarak başlayan şair, Usta hikayeci Rasim Özdenören, Şair Erdem Bayazıt, Sair Alaaddin Özdenören ile aynı sıralarda okudular. Lise yıllarında okul dergisi olan “Hamle”de şiirlerini yayınladı. Maraş’ta öğretmenlik yapan Zarifoğlu, 1961 yılında İstanbul’a geldi. İstanbul’daki edebiyat dergilerinde şiirlerini yayınlamaya devam etti. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyat’ı bölümünde öğrenim görürken maddi imkansızlıktan dolayı muhtelif gazetelerde sayfa sekreterliği yaptı. Bu yüzden öğrenim hayatı aksaklılarla geçti. Şiirlerini Papirüs, Yeni Dergi, Türk Dili ve Soyut gibi edebiyat dergilerinde yayımladı. Nihayet söz konusu edebiyat dergilerinde yayınlanmış olan şiirlerini kitaplaştırmak isted,. Borç dert, aç kalma pahasına şiirlerini “İşaret çocukları” adlı eserde kitaplaştırdı. İçinde sürekli yalnızlığı ve kimsesizliği taşıyan şair Necip Fazıl’ın müdahalesi ile bu yalnızlıktan koptu. Üstat ona münasip bir eş buldu. Bu eş üstadın hocası Abdülhakim Arvasi’nin soyundan Berat Hanım’dır. Necip Fazıl’la birlikte Van’a giden Cahit Zarifoğlu, Berat Hanım’la geri döndü. Cahit Zarifoğlu, Sezai Karakoç’un kurduğu Diriliş Dergisi’nde şiirlerini yayınladı. Zarifoğlu, Sezai Karakoç için “Ağabeyin sohbetlerinden ve yazdıklarından çok şeyler öğrendik. Her anlamda bizim hocamızdı. Yetişmemizde çok büyük faydası oldu” dedi. Nuri Pakdil ve arkadaşlarının yayın yaptığı edebiyat dergisinde yazmaya başladı. 1976’dan itibaren, Mavera dergisinde şiirleri, hikayeleri, senaryoları ve günlükleri yayınlandı. Zarifoğlu daha sonra Savaş Ritimleri ve çocuk edebiyatı dalında da kitaplar yazdı. Şair, pankreas kanseri nedeniyle, 7 Haziran 1987'de 47 yaşında İstanbul'da vefat etti. CAHİT ZARİFOĞLU SÖZLERİ... ama uzaktan zahmetsiz ve hiç kimseye değil gibi konuşan ağızlardan ne bilge sözler dinledikBüyük şehir, insanı manevi ihtiyaçlardan habersiz hale , ne derin bir duygu böyle, özlemek ne uzun bir mesafe ...Biz, sakalları şiirle karışık, yüreği Allah'la barışık adamları misin ki bir gün; "İnşallah çok bekletmedim seni"...Yine de biri çıksa, nasılsın dese alışkanlıkla iyiyim Dünya! Ne çok kıymetlendirdik... Oysa bir tarla idi; Ekip biçip her türlü müsibete ve hastalığa karşı bir tek doktor ve ilaç vardı; dua ve aspirin. Daima şifa gördük ki; mekan değildir, zamandır önemli olan. Ve lakin o da değildir, eylemdir önemli dayatıldığı coğrafyalarda aşk şiiri yazmak bile başlı başına baş kaldırmaktır..Çıktığım her yerin kapısını sert kapatmamla tanınırken,senin kapın çarpmasın diye arasına elimi koydum..Bir değirmendir bu dünya, öğütür bir gün bizi....ah şu yalnızlık kemik gibi ne yana dönsen batarÇekip ağlasam mı odaya Acaba. Acaba mıyım yoksa benGökyüzüne bakmayanların kalbi, daha çabuk kirlenir...İnsan, gittikce daralan dünyasında neden mutsuz. Herkes artık gereğinden fazla büyüyor da onun için mi? On yedi yaşlarındaki delikanlıların bile iki kat yaşlıların ki kadar yürekleri sözlerimizden çok, yüreğimizden anlayan gerek.. çiçek tozu üstümüz başımız.. bak, sen geldin..
Serîr-i bezmgâh-ı fakrı her bir câna vermezler Değil her cânâ yâhû, belki cânâna vermezler Efendi, umma sen âb-ı hayat-ı bâdeden hisse, Anı insana tahsis ettiler, hayvana vermezler Kadem rencîde kılma, zahmet etme zâhidâ, zîrâ, Sımat-ı bezm-i irfânı kuru unvâna vermezler Gidip beyhûde bâr olma miyân-ı cur’a-nûşâna, Bu işretgâh-ı mânâda sana peymâne vermezler Vücudun hâk-ı hırmen etmeyince seng-i ğam, Fahrî! Hakîkat hırmeninden kimseye bir dâne vermezler Meâlen izah edersek Fakr meclisinde, baş köşeyi sıradan insana vermezler, her insana değil, belki sevgiliye bile vermezler. Ey efendi! sonsuz hayatın kapısı olan fakr bâdesinden bir hisse bekleme, çünkü o kâmil insanların hakkıdır. Onu, nefs-i emmâre seviyesinde, hayvan gibi yaşayanlara vermezler. Ey zahîd! sen ayağını yorma ve zahmet edip o meclise gitme! Zira, irfan sofrasına oturmayı, kuru unvana vermezler. O mânâ şarabından içenlerin yanına gidip boş yere onlara yük olma, o mânâ meclisinde, sana bir yudum bir şey vermezler. Ey Fahrî! gam değirmenin taşı, senin benliğini öğütüp yok etmeyince hakîkat harmanından kimseye bir dane vermezler. Hadi ey âb-ı hayat, bir nağmeye başla da döndür değirmen gibi beni… Şu varlık buğdayı tezce un olsaydı, halkın varlık metâsı şu değirmenden dışarıda kalırdı. [Hz. Pir Mevlana] Bir değirmen metaforudur gidiyoruz günlerdir, sadece başımız değil ömrümüz dönüyor andıkça değirmen misalini… Önce Cahit Zarifoğlu’nun bir denemesini koyalım sofraya Adaşım Cahidî Ahmet Efendi’nin bir beyti var, şöyle Akil isen can gözün aç, tut kulak bu sözüme Bir değirmendir bu dünya öğütür bir gün bizi Elbistanlı Muzaffer Hoca’yla konuşuyoruz. -Dünya bir evcik’tir. Esas ev ötede, diyor. Bir ağabeyimiz, kendisine servetini çoğaltmasını ve saklamasını telkin eden bir rüya görüyor. Ve kendi kendine -Herhalde bir kıtlık, bir afet, bir yokluk meydana gelecek. Zor günler gelecek. Bunun için de böyle bir rüya gördüm. Bari bundan böyle hesabımı bileyim, israfta bulunmayayım, malıma sahip olayım da zor günlerde zorluk çekmeyeyim, diyor. Ancak rüyasını ulu bir zata tabir ettirmenin daha isabetli olacağını düşünerek, böyle bir zata gidiyor ve rüyasını anlatıyor. O mübarek zat şöyle diyor -Güzel bir rüya görmüşsün. Elbette servete sahip olmak, onu çoğaltmak gereklidir. Serveti çoğaltmak demek ise onu tasadduk etmek, muhtaçları arayıp onlara dağıtmak ve sevdiklerine hediyeler vermektir… Bu mübarek sözlerden de anlaşılmalı ki servet, insanı bir değirmen gibi öğüten bu evcik için değil, ötedeki esas ev için. Selef-i salihîn Allah’a yalan olmakta birbirleriyle yarış ederlerdi. Cennet ve cehenneme ve bunların el’an yaratılmış olduğuna inanır ve ayet gereğince “cennete girmek için yarışırlar”dı. Kalbinde “zerre miktar iman” olan kişi, Peygamber Efendimiz’in müjdesi ile, cehennemde kalmayacağım, öte dünyada, o büyük ve esas evde cennete dahil olacağını umabilir. Evcik’te nasıl yaşanması gerektiğinin binlerce tarifinden bir tarif, bir yol, tek başına bir ışık, bir kurtarıcı olan hadisi şerif şöyle Buyuruyor Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem -Kalbinde zerre miktarı iman olanın cennete gireceği umulur. Bu müjdeyi duyan sahabe sorar -Ya Resulallah, zerre miktar iman nedir? -Bir Müslüman vakit namazlarından birini elinde olmadan kaçırır, bir sonraki namazın vakti girdikten sonra hatırlar da, bundan dolayı kalbine şiş saplanmış gibi olursa, onda zerre miktar iman vardır. Evcik, güzel, doyumsuz, ama meşakkat ve görevler dolu. Evcik sevimli bir kelime. Muzaffer hoca bu küçültme takısı ile onu sevimli gösteriyor, onun lanetlenmemesi konusundaki, gereği gibi sevilip değerlendirilmesi konusundaki görevleri hatırlatıyor. Ancak bir yandan da her şeyin iyisini ve büyüğünü isteyen insana bize, evin de, malın da, sevabın da en çoğunu isteyeceğimizi düşünerek, evcik’le büyük ev’den söz etmeye bir yol açıyor, bize asıl menfaatin büyüğünü işaret ediyor. Gönlünüzü, enerjinizi, dikkatinizi, bu küçük kulübe ile bu evcik’le fazla eğleştirmeyin demek istiyor. Zira bu evcik, bu sevimli ve tadı şey insanları dişlileri arasına alıyor ve bağırıp çağırmalarına aldırmadan kanını kemiğine katarak öğütüp bir gün toprağa atıveriyor. Dünya var olduğundan bu yana değirmen misali dönmekte, insanlar da iki taşın arasında öğütülen buğday tâneleri misali hayatın acı tatlı olaylarıyla ömrünü geçirmekte… Gerçek âşık Dost yolunda ün eyler Darb-ı tevhid ile bağrın hûn eyler Değirmen daneyi döner un eyler Derviş hu der döner kâfir mi olur? Değirmen taneyi döne döne un eylerken tavaftaki müslüman her bir devirle özünde olmayan kirleri atıp aslına dönüyor; Lebbeyk, lebbeyk ey kerem sahibi, başımda senin sevdan var, senin suyunla değirmen taşı gibi dönüp durmadayım… Sultânü’l-âşikîn Yûnus Emre [v. 1320] kuddise sırruhu hazretleri bir nutk-ı şerîfinde haremdeki tavaf manzarasını anadolu insanı gözünden ne de güzel resmediyordu… Sözcükleriyle sanki kalbime doğru sızıyor, içinden kavrayarak yüreğimi avucunun içine alıyor, beş asır sonrasından İsmail Dedemin Hicaz’daki şehnaz bestesini de alarak el ele verip devrana kalkıyoruz Yürük değirmenler gibi dönerler El ele vermişler Hakk’a giderler Gönül Kabesini tavaf ederler Muhammed’in kösü çalınır bunda Ol serverin demi sürülür bunda Semâda melekler kanat açarlar Önde bir kılavuz Hakk’a uçarlar Müminler üstüne rahmet saçarlar Muhammed’in kösü çalınır bunda Ol serverin demi sürülür bunda Hep turnalar gibi yüksek uçarlar Kanadıyla halka rahmet saçarlar Ab-ı kevser şarabından içerler Muhammed’in kösü çalınır bunda Ol serverin demi sürülür bunda Derviş Yunus ider görün n’oldu bana Aşkın muhabbeti dokunur cana Aklını başına devşir divane Muhammed’in kösü çalınır bunda Ol serverin demi sürülür bunda Buradan sonra sus yol almaya bak, bunu da iyiden iyiye bil ki su garibin başını değirmen gibi döndürür ha döndürür… Bir teferrüç eyleyip baktım cihânın yüzüne Her neye baktım ise ibret göründü gözüme Âkil isen cân kulağın aç nazar kıl sözümeBir değirmendir bu dünyâ öğütür bir gün seni Alt taşı değirmenin yeryüzün tutmuş karâr Göklere kılsam nazar nicedir leyl ü nehâr Nice yüz bin enbiyâ toprağa kıldı karâr Bir değirmendir bu dünyâ öğütür bir gün seni Âline aldanma sakın mekr ile hîle kılar Verdiğini geri alır sanma kim bâkî kalırİki taşın arasında dânenin hâli n’olur Bir değirmendir bu dünyâ öğütür bir gün seni Halk edipdir kudretinden kâr-âgâh ol Hudâ Çark içinde dânesin ömrü ona oldu gıdâ Bulmadı iflâh ecelden enbiyâ şâh u gedâİki cihânın güneşi fahr-i âlem Mustafâ Bir değirmendir bu dünyâ un ider bir gün bizi Câhidî geç bu hayâlden bakma dünyâ malına Zehr olur her kim ki yerse sunma onun balına Âkil isen kıl seyâhat, gir Rasûlün yoluna Bir değirmendir bu dünyâ öğütür bir gün seni Rûhu’l-Beyân’da; “Beyt’in Rabbine kulluk etsinler” ifadesindeki “Beyt”den maksat kalptir ki o, Kabe-i Hakiki’dir. Vâridât ve ilhâmâtın metafıdır tavaf alanıdır” buyrulur. Şimdi Kabe-ı Muazzama’ya ziyaret farz-ı ilahidir. Nedir O? Taştan yapılmış bir binadır, O’nun şerefi yerindedir. Bina olmasa da orada yine de yeri tavaf olunur. Asıl o yerdedir mukaddeslik ama yeryüzü topraktır. Cenab-ı Hak efdal-i mahluk olarak insanı yaratmıştır. Mü’minin kamili, meleklerden de üstündür. Asıl kabe, kabe-i hakiki insan-ı kamildir… Burada gidip dönüyoruz o dönmek zahiridir. Asıl düşünen insanlara lazım olan insan-ı kamili bulup da etrafında dönmesi, hizmetinde bulunmasıdır. Bir taş binanın etrafında dönmek kolaydır, imkanı olan herkes yapar onu. Fakat kamil mümini bulup da O’nun etrafında dönmek, sohbetine nail olup sözünü dinlemek, hizmetinde bulunmak, insanı kemale o ulaştırır işte. Peygamber efendimiz’in asr-ı saadetinde müslüman olmuş, O’nu tanımış, O’nun çevresinde dönen müslümanlara sahabe diyoruz. Sahabe-i kiram Peygamber SAS Efendimiz’i nasıl dinlermiş? Tasvir, anlatım, ta’rif şöyle “Sanki başlarının üzerine ürkek bir kuş konmuş gibi… Sanki kıpırdandıkları zaman bu kuş ürküp kaçacakmış gibi… O kuş kaçmasın diye, hiç kıpırdamadan, nefesini bile dikkatle alıp vererek, Peygamber Efendimiz’i öyle dinlerlerdi.” Evladını gömen insanlardan asr-ı saadet içre ashab-ı kiram yapan işte Hazreti Peygambere olan tabiyetin, hizmetin, muhabbetin mükafatıdır. Nitekim Resuli Kibriya hazretleri bir gün ashabına “Kalkınız ve savaşınız” buyurduğunda Sa’d bin Ubâde’nin “Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki atlarımızla birlikte denize dalmayı emretsen hiç tereddütsüz denize dalarız” demesinde bu adanmışlık duygusu, bu hizmet aşkı vardır. Peygamber-i ahir zamana varis olanlar kıyamete kadar eksik olmayacaktır. Kabe-i hakiki olan O varisleri bulup onların etrafında belki peyklerin döndüğü gibi dönmek, O’nun hizmetinde bulunmak, sözünü dinlemek, gösterdiği yoldan dışarı çıkmamak gerektir. Hal böyle olunca Kabe-i hakikiye götürecek olan yolları aramak her mü’min-i muvahhidin boynunun borcu olsa gerektir. Ümit Akdemir.
bir değirmendir bu dünya sözleri