🧩 Ne Kadar Nefes Alıyoruz Deneyi
Bir uzmandan dinlediğim doğru nefes alma ile ilgili bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Biz aslında korkuyu öğrendikçe yanlış nefes alıyoruz. Çünkü bütün bebekler %100 doğru nefes alırlar. Temel olarak doğru nefes almanın 4 tane vazgeçilmezi var. 1- Doğru nefes burundan alınır ve burundan verilir. Ağızdan alıp vermek enfeksiyonlara sebep olur. 2-Dakikadaki nefes
Monchi: "Ölmüştük, şimdi nefes alıyoruz" Roma'nın sportif direktörü Monchi, Liverpool'a 5-2 mağlup oldukları karşılaşmanın ardından ilginç açıklamalar yaptı.
Nefes Terapisi için Adana içinde toplam 15 hizmet veren en kaliteli hizmeti sunmak için hazır. Bu zamana kadar bu hizmet için yapılan 10 yorum ve verilen 5 ortalama puan Adana içinde doğru hizmet vereni seçmen için işini kolaylaştırıyor. Yılda 38 kişi Adana Nefes Terapisi için Armut'a güveniyor. Tüm hizmet verenlerimizin en
AnaSayfa > Tatil & Seyahat > Ne kadar yaşıyorsunuz? Yani nefes olarak değil. Yaşamak nefes almaktan ibaret değildir? En İyi Görüş(eig) Oranı
27.04.2020 14:51. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu "Bu projede TOBB ve 365 oda ve borsa olarak, üyelerimize kısa sürede 6 milyar liranın üzerinde kredi sağlayacağız. TOBB Nefes Kredisi’nin faizi yıllık yüzde 7,5 olacak. Bir üyemiz azami 100 bin lira kredi kullanabilecek. 2020 yılında ne anapara ne faiz ödemesi olacak.
Mesajlar 3,261 Konular: 3,119 Katılım: Aug 2015 Rep Puanı: 2,107 Hali: Arastirmaci
Açıklamasıda : ''Deneyde sabunun sütün içindeki yağ moleküllerine tutunmaya çalıştığı anlatılıyor. Daha basit bir örnek verirsek, ellerimiz yağlıyken su ile yıkadığımızda elimizdeki yağ gitmez ama sabunladığımız da gider. Çünkü sabun yağ moleküllerine tutunup onuda beraberinde alır götürür.''.
Peki, tüm yaşamımız boyunca milyarlarca kez tekrar ettiğimiz bu eylemi ne kadar doğru yapıyoruz? Bazı duygularda kalmak, bazılarından ise kaçmak için aslen doğal olan nefesimizi; fonksiyonel olmayan limitleyici bir nefes haline getiriyor ve ardından bu konuda bir alışkanlık geliştiriyoruz.
12 3. İNKLİNOMETRE DENEYİ NEDİR NERELERDE KULLANILIR? Mühendislik yapılarının inşası sırasında ve sonrasında ortamda oluşabilecek deformasyonların ve şev hareketlerinin, gözlenmesi, tespiti amacıyla inklinometre ölçümleri yoğun olarak kullanılmaktadır. İnklinometre ölçümü ile zeminde yatayda olan tüm hareketler
Bu yazıda bu konu ile ilgili iki deneyi ele alacağız. Orijinal deneyin aslında bir çok kişi adını duymuştur. 1973 yılında Stanford Üniversitesi’nden Philip G. Zimbardo ve meslektaşları tarafından yapılan deney sonrasında çok ses getirmiştir. İlerleyen yıllarda da bu deneyin bir tekrarı gerçekleştirilmiştir. Ancak
Drunvalo Melchizedek Eğer biri size sorarsa, "Parçalanamaz olanın güçlendirilmiş şehrinde, bedenimizde, bir nilüfer vardır ve bu nilüferin içindeki minik bir alan: ne içerir ki kişi onu tanımak ister?" Şöyle cevap vermelisiniz: "Bu alan umman kadar büyük olmasına rağmen Kalbin içindeki minik alanda: gök ve dünya bulunur
Doktor Ox’un Deneyi. 19. yüzyıl Avrupa’sında Flandre’da, hayali Quiquendone kentindeyiz. Son derece uyumlu, sakin, ağırkanlı, tutumlu ve dünyadan kopuk yaşayan kent sakinleri durağan bir hayat sürmektedir. Yöneticiler insiyatif kullanmak zorunda kalmaz, karar almaları gereken bir durum olursa da bu aylar hatta yıllar sürebilir.
jurii3. -Ülker Hanım. Bizlere kurucusu olduğunuz Mimoza Yaşam Merkezi’nde yapılan çalışmalarla ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?-Merkezimizde, öncelikle kendi markamız olan Dönüşümsel Yaşam ve Nefes Koçluğu aracılığıyla farkındalık ve arınma çalışmaları yapıyoruz. Bu anlamda, sağlıklı ruh, beden ve zihin yapısına sahip bireylerin sayısının artmasına aracı olmaktan son derece çalışma hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Nefes Terapisi nedir? Ne işe yarar?-Hepimiz nefesin öneminin farkındayız. Bilmeyenimiz yok... Nefes alarak doğuyoruz ve son nefesimizi vererek bu dünyadan ayrılıyoruz. Dolayısıyla nefes yaşamla, kendimizle ve bu dünyayla aramızdaki bağ gibi. Bize hayatı, yaşadığımızı hatırlatıyor. Düşünürsek, tüm doğu ve batı dinlerinde ve ruhani yaşam tarzlarında, nefes ilahi olana ulaşmakta en direkt ve en güçlü yol olmuştur. Yani, nefesimiz aracılığıyla yaşam gücümüzü alır, ruhumuzla ve evrenle bağlantı kuruyoruz. Bilmediğimiz bir başka şey de toksinlerin büyük bir bölümünün %70 vücudumuzdan nefes yolu ile nefesimiz ve onu alış-veriş şeklimiz, hayatımızla ve onu yaşayış şeklimizle derin bir bağlantı içinde.. Çünkü nefessiz hayat olmaz! Üstelik nefesimizle kendimize aktif olarak fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak iyi bir bakım yapabilir ve yaşam deneyimimizi her anlamda kaliteli, daha mutlu, güvenli, huzurlu bir şekle getirebiliriz. Nasıl mı? Aslında formül çok basit NEFES = HAYAT. Hal böyleyken, biz de, gelin, hayatımıza bakmak yerine bu sefer bir değişiklik yapıp nefesimize bakalım diyoruz. Hiç düşündünüz mü? Nasıl nefes alıp veriyoruz? Tutuyor muyuz? Alabiliyor muyuz? Bırakabiliyor muyuz? Nefesimiz sığ mı? Derin mi? Kısaca nefesimizin farkında mıyız? Ve soruyoruz o zaman Eğer nefesimizin farkında değilsek, acaba hayatımızın ne kadarının farkındayız?-Evet, açıkçası bizler nefesin zaten hep orada olduğunu düşünüyoruz ve nasıl, ne kadar aldığımızın; yeterli alıp almadığımızın öneminin farkında bile değiliz. Peki nefesimiz hayatımızı nasıl etkiliyor. Bize biraz anlatabilir misiniz?- Tabii ki. Her şeyden öte, doğal tam ve açık bir nefese sahip değilsek, sistemimize bizim ihtiyaçlarımız doğrultusunda çalışabilmesi için gerekli oksijeni, enerjiyi veremiyoruz demektir. Dahası bu durum kısır bir döngüye dönüşür ve nefesimizi kısıtladığımız için tıkanıklıklarımız artar, tıkanıklıklar çözülemediği ve arttığı için nefesimiz daha da sığlaşır. Tıkanıklık sadece bedende sınırlı kalmaz, bunun kişinin hayatına da bir yansıması vardır. Kısacası, kişinin nefesi onun hayatı hakkında bize çok şey anlatır. Örneğin, göğüse nefesin gitmemesi, kişinin kalbini sevginin akışına, sevgiyi almaya ve ifade etmeye kapamış olduğunu gösterir. Sığ veya az alma kişinin kendine çok az değer verdiğini gösterirken; uzun verme, geçmişe ve negatifliklere tutunmayı gösterir. Üst göğüsün dışarıya doğru şişmiş ve sert duruşu, birikmiş kızgınlığın göstergesiyken; nefesin karnın üst bölümünde sıkışmış olması kişinin güven sorunlarının olduğunu ve yüksek bir egosu olduğuna işaret edebilir. Öte yandan, nefesin dalgalanması kişinin kalbi ve zihni arasında kaldığını ve bölünme hissi yaşadığını bize anlatır. Kişinin karnında hiç nefesin olmaması ise kişinin kendisi için hiç yaşamadığının, fedakarca hep başkalarını düşündüğünün nefes almanın pozitif düşünceden, zayıflamaya, kalp çarpıntılarından, uyku problemine, yaşanılan kötü olayları unutmaya kadar birçok konuda etkili söyleniyor. Peki doğru nefes almak için en iyi yol nedir?- Doğru nefes diyaframımızı kullanarak, yani önce karnımızı şişirerek doğal nefes almak demektir. Aslında biz doğru nefes almayı bilerek dünyaya geliyoruz. Ama belli bir zaman geçtikten sonra, belli olaylar karşısında çocukluktan itibaren nefesimizi tutmaya başlıyoruz. Ve bu alışkanlık giderek yerleşiyor. Heyecanlandığımızda, korktuğumuzda ya da belli bir beklenti içinde olduğumuzda, telaş anımızda biz nefesimizi tutmaya başlıyoruz. Bunu da farkında olmadan yapıyoruz. Dolayısıyla diyafram kası giderek atıl duruma düşüyor. Özellikle bayanlarda zaman içinde karın bölgesine hiç nefes gitmeyip tamamiyle göğüs hareketleriyle nefes alma şekline dönüşüyor. Genel olarak erkeklerde de göğüs tamamiyle kıpırdamaz olup sadece karnı şişirip indirerek nefes alma şekline dönüşüyor. Dediğim gibi, bunun da çok olumsuz etkileri var. Bu durumun hem fiziksel olarak bedenimize, hem zihinsel olarak düşüncelerimize hem de hayatımıza olumsuz etkileri Kişiler nefes terapisine gelirken öncelikle hangi amaç için geliyorlar, siz neler yapıyorsunuz ve neler öneriyorsunuz?- Pek çok sebebi olabilir tabii. Ayrıca bir sebep de olmayabilir. Sadece daha enerjik olmayı istemek bile iyi bir nedendir. İhtiyacınız olup olmadığını anlamak için, öncelikle kendi kendinize şu soruyu sormamız gerekiyor “Sabah kalktığınızda dinlenmiş, dinç, zinde mi kalkıyorsunuz, yoksa hiç uyumamış hatta dayak yemiş gibi mi kalkıyorsunuz?” ya da “spor yaptığınızda kendinizi enerjik mi hissediyorsunuz yoksa mahvolmuş gibi mi hissediyorsunuz?” Bu soruların cevapları bize, vücudumuza ne kadar oksijenin girdiğiyle ilgili bilgi verir. Yorgun kalkanlar için uykuda oksijenin vücuda yeterince girmiyor olduğunu söylemek mümkün. Muhtemelen uyku sırasında da nefes tutma ya da yanlış nefes alma alışkanlığına devam ediyorlardır ve bu da ileride ciddi rahatsızlıklara neden olabilir. Bu işin fiziksel kısmı, bir de bunun zihinsel kısmı var. Acaba ne kadar stres altındasınız? Kendinizi rahatlatabiliyor musunuz? Yoksa sürekli panik halinde misiniz? Nefesi açık bir insanın düşünceleri de açıktır. Berraktır, olumludur. Nefesiniz açıksa, kendinizle ya da yaşadığınız hayatla ilgili kısıtlayıcı düşünce alışkanlıklarınız da yok demektir. O zaman hayatınız da kolaydır, açıktır, zorlayıcı deneyimleri yaşamazsınız. Ne de olsa, düşüncelerimizin hayatımıza nasıl şekil verdiklerini hepimiz O zaman şöyle söyleyebilir miyiz? Pozitif düşünce, doğru nefesin beraberinde Zaten doğal olan da bu. Biz bunu uzun dönem içinde tersine döndürüyoruz sonar da olumsuz şeyleri sanki normalmiş gibi algılamaya başlıyoruz. Hastalanmak, yorgun ve stresli olmak, mutsuz olmak gayet normal bir şeymiş gibi zannediyoruz. Şehirde yaşamamızın bir yan etkisi diye düşünüyoruz. Ya da modern hayatın getirdiği bir şey, ya da 21. yy yaşamı… Oysa ki bunların hiç biri normal değil. Zindelik, canlılık tamamiyle bizden kaynaklanarak dışa yansıyan şeyler. Biz tamamiyle tersini yapmaya alışmışız. Hâlbuki kendi nefesimizle bütün bunları dönüştürmemiz, bütün bunları olumluya çevirmemiz mümkün. Bu da nefes terapileriyle oluyor. Nefesin hem fiziksel hem ruhsal boyutları var. Oksijenle birlikte fizksel, duygusal her türden toksin atma şeklinde bir arınması var. Bir de zihinsel boyutu var. Örneğin seanstan once bir fobi ya da korkunuz varsa, ya da kendinizle ilgili olumsuz bir inancınız varsa seans sonrasında bir de bakmışsınız, kendiliğinden yok olmuş! Çünkü nefes her boyutta arındırıyor, bu tam olarak, nasıl oluyor?-Evrende belli kurallar ve yasalar var. Bu durum pozitif ve negatif enerjinin kendiliğinden buluşması şeklinde oluyor. Terapi boyunca alınan oksijen vücutta bir enerji üretiyor. Ve nerenizin buna ihtiyacı varsa, oraya gidiyor ve orayı kendiliğinden iyileştiriyor. Daha iyiyi daha güzeli herkes hak ediyor. Zaten nefes sizi tamamen kendi gerçenizle buluşturuyor. Seans sırasında alınan pozitif enerjiden ve olumlamalardan sonra, kişi kendiliğinden derin bir meditasyona geçiyor. İnsanlar bunu “uyumak” sanıyorlar ama aslında bu çok derin bir meditasyon… O sırada kendileri için ihtiyaçları olan güveni, sevgiyi, aklınıza gelebilecek her türlü değeri kendilerine tekrar katmış oluyorlar. Bir huzur içinde uyanıyorlar. Ve bu dönüşüm kalıcı geçmişteki kötü olayları bile unutmak gibi bir şansımız da var, öyle mi?- Unutmak değil de belki başka bir perspektiften değerlendirmek ya da kabul edilebilir hale getirmek diyelim. Bastırmak çae değil çünkü seans sırasında görüyoruz ki, kişi neyi bastırmışsa o ortaya çıkıyor. Bir şey yaşanmışsa, unutamayız; varken yokmuş varsayamayız. Bunu dönüştürmemiz gerekiyor. Tek yapabileceğimiz bu. Bizim yaptığımız kişileri geçmişleriyle barıştırmak, geçmişte yaşananları kabullenmelerini sağlamak… Hepsi bu…-Ve tabii bir de işin “gelecek” kısmı var yani, isteklerimizin gerçekleşmesini kısmı... Çekim yasası ile açık nefes arasında nasıl bir bağlantı var sizce?-Şu kadarını söylemek istiyorum ki, eğer istekleriniz kendiliğinden gerçekleşiyorsa emin olun nefesiniz açıktır. Ya da tam tersi eğer nefesiniz açıksa, istekleriniz de kendiliğinden çabasızca, kolaylıkla ve düşündüğünüzün de ötesinde güzellikte ve muhteşemlikte gerçekleşir. Çünkü, nefes tüm evrensel yasalarla işbirliği halindedir. Özellikle de çekim yasasıyla… Yani “İste, olsun!”-Nefes deyip geçmeyelim diyorsunuz kısaca. Bu arada sizin daha iyi konuşabilmek için nefes egzersizleri de var mı?- Tabi ki de var. Biz tiyatrocularla, sanatçılarda da çalışma içindeyiz. Zaten insanlar kendini ve nefesini dinlerse, kendileri hakkında pek çok şeyi bilebilirler ve İyi bir uyku ile nefes arasındaki bağlantı nedir?- Nefes alamayıp uykusundan ani bir şekilde kalkanlar var. O esnada muhtemelen uzun bir süre nefes almamıştır. İnsanlar o durumda bir anda nefes alarak boğuluyormuş gibi olup kalkıyorlar. Bu kişiler uykuda da nefes tutma alışkanlığını sürdüren kişiler ve bu gerçekten ciddi bir rahatsızlık. Bütün hücrelerin sağlıklı kalmak için belirli miktarlarda oksijene ihtiyacı var. Bu oksijeni de nefes yoluyla alıyoruz. Eğer seanslarda dönüştürebiliyorsak bu alışkanlık kendiliğinden geçiyor ve geceleri de bu nefes tutma alışkanlığımız kendiliğinden Yorgunluğu azaltmak içinde nefes egzersizleri yaptırıyor musunuz? ?- Bizim yaptırdığımız zaten tek tiptir. Nefes alış uzun veriş kısa olmalı. Bunu seanslarda yaptırdıktan sonra kişi kendiliğinden hem alışkanlıklarını kırıyor hem de sağlığına kavuşmuş oluyor. Belli bir zindeliğe, canlılığa kavuşmuş oluyor. Bunlar kendiliğinden dönüştürülür, dolayısıyla başka bir teknik Çok mu unutkanız? Bu yorgunluktan mı kaynaklanıyor yoksa algıda bozukluk durumu mu var?- Kafamız da hep çok düşünce var. Genelde düşündüğümüzde bu düşüncelerin hiçbiri şu ana ait değil. Ya gelecek kaygılarımız var, ya da geçmişle ilgili bir takım hüzünler taşıyoruz. Bunlar kafamızı sürekli meşgul ediyor. Dolayısıyla anı yaşayamıyoruz. Nefesin en güzel yanı da meditasyonla beraber bütün ihtiyaçlarınızın karşılanıyor olması. Geçmişle ve gelecekle ilgili bütün kaygılar yok oluyor ve zihnimizde bir arınmışlık oluşuyor. Her şey daha netleşiyor çünkü kendinize daha yakın Genelde merdivenlerden çıkarken de nefes nefese kalıyoruz. Bu doğru nefes alamamaktan da kaynaklanabiliyor mu?- Yorgunluk ve bitkinlik hissedilen her an için bunu söylemem mümkündür. Bu tür durumlar, tamamiyle vücudun yeterli oksijen alamamasından Sanırım kilolu insanlar bu durumla daha çok karşı karşıya kalıyordur. Bu durumdaki insanlara neler önerirsiniz?- Aslında ilginç bir şekilde nefesiniz açıksa kilo probleminiz de olmuyor. Çünkü oksijen vücudun hem besini hem yakıtıdır. Beynimiz sadece oksijenle çalışır. Vücudumuzda enerjilerin, yağların yakılması hep oksijenle oluyor. Mesela hem spor yapıp hem az yiyorsunuz ama kilo veremiyorsunuz. Yoruluyorsunuz, kendinize eziyet ediyorsunuz. Etrafınıza bakıyorsunuz sizden daha fazla yemek yiyip daha sağlıklı, daha zayıf duran insanlar Bunun yanında egzersiz yapanlarda Tabi ama eğer vücut yeterli oksijeni alamıyorsa; yaptıklarınızla kendinize sadece eziyet etmiş Yani, diyet yaparken de, spor yaparken de nefes alış verişlerimize de dikkat etmeliyiz, değil mi?- Evet. Bence, her şeyin başı oksijen… Önce oksijen vücuda girmeli, bu alışkanlık normale dönüştürülmeli. Eğer bir diyetisyene gidiyorsanız, ya da spor yapıyorsanız, zaten doğru nefes alıp vermenin ne kadar önemli olduğu konusunda çoktan bilgi almışsınız demektir. Biz bu anlamda diyetisyenlerle de işbirliği halinde Doğru nefes almayı öğrenmek ne kadar zamanımızı alır?- Bu kişinin yaşamışlıklarıyla, nefesinizi tutma alışkanlığımızın ne kadar derinde olduğuyla ilgili bir durum. Aslında, öğrendiğiniz bir şey yok, bu sadece bir hatırlama. Çünkü doğru nefes almayı zaten biliyoruzJ Karın nefesiyle Çocuklarda da bu tür seanslar, terapiler yapıyor musunuz?-Çocuk-büyük fark etmez, söz konusu olan nefes olduğu için herhangi bir yaş sınırı yok. Zaten çocukların nefesleri doğala çok yakın. Ben çocuğunu getirmek isteyenlerden öncelikle kendilerinin gelmesini rica ediyorum. Anne-babadaki değişiklik çocuğa fazlasıyla yansıyor zaten. Annedeki, babadaki kontrolü, baskıyı hallettiğimizde çocuk da bu durumdan nasıl çıkacağız? Nefesimizi nasıl doğal diyafram nefesine çevireceğiz?-Nefesimize farkındalık vererek ve bilinçli bir şekilde her gün 5-10 dakika nefes egzersizleri yaparak veya dönüşümsel nefes terapisi alarak ve her koşulda gerçekte sahip olduğumuz nefes alma yeteneğimizi kullanarak yani diyafram nefesi kullanıp nefesimizi alış-veriş şeklimizi tam ve doğal hale getirerek! Her zaman şunu hatırlayalım Doğal olan her şey kolay ve kolay olan her şey doğru... Nefesin mucizesi burada başlıyor. Bu bizim zaten bildiğimiz bir şey, sadece hatırlamamız gerekiyor hepsi bu...-Bu arada eminim doğal nefesin faydaları saymakla bitmez. Ancak kısa da olsa doğal nefesin yararlarından bahsedebilir misiniz?-Derin, tam nefes iç organlar ve karın kaslarına masaj yapıyor, güçlendiriyor. Diyafram nefesini öğrenen kalp hastaları kalp sağlıklarını önemli ölçüde iyileştirebiliyorlar. Yüksek tansiyon, endişe ve stres bilinçli nefes alma ile hafifletilebiliyor. Hücre yapısı içerisinde oksijen oranı yüksek kan hücre yenilenme hızını arttırıyor. Bağışıklık sisteminiz güçleniyor, hücreleriniz optimal hızda yenilendiği için yaşlanma prosesi geriliyor, kısaca bedeninizin kendi kendini iyileştirme süreci hızlanıyor. Çoğu kişi bunu bilmeyebilir ama aldığımız toksinlerin yüzde yetmiş gibi önemli bir bölümü nefes ile dışarı atılıyor! Sadece bu bile başlı başına hastalıktan koruyucu, önemli bir faktör!Etkin ve doğal nefes almanın fiziksel faydalarının yanı sıra duygusal ve zihinsel faydaları da var. Doğal nefes alıp vermeye geçmek, günlük hayatta stresi önlemede, dikkat eksikliği sorunlarında, motivasyon ve odaklanma sağlamada, gevşeme ve bırakmaya izin vermede, ve zihin-ego bakış açılarından özgürleşme gibi konularda da son derece etkili sonuçlar veriyor. Bedenimizle ve ruhumuzla bağlantıya geçmemizi bence yaptığı en önemli şey Bizi yaşadığımız ana getirmesi. Bize Şimdi’ de olmayı ve zihnimizden özgürleşmeyi deneyimletiyor. Çünkü zihnimiz hep bizi yaşadığımız andan koparıp geçmişe ya da geleceğe yöneltir ve andaki gerçek potansiyelimizi ortaya çıkartmamıza engel nefes, zihin gibi güçlü bir şeyle başa çıkabilecek kadar etkili diyorsunuz?-Kesinlikle. Hatta ondan çok daha güçlü diyorum. Üstelik de, her an bizimle. Başımız her sıkıştığında kolaylıkla o durumun içinden nefesimizle çıkabiliriz diyorum. Biz terapinin içinde de aynen bunu yaptırıyoruz. Ne olursa olsun nefes almaya devam da terapide neler olduğundan bahsedebilir misiniz? Nasıl bir teknik uygulanıyor? Doğal nefese kesin dönüşüm olabiliyor mu?-Zevkle. Anlatmaktan bıkmayacağım bir şey varsa o da nefes. Bana göre, nefes seansı almak sanki, yaşanılan kaosa, günlük hayatın keşmekeşine bir ara verip, bir kapı açıp, başka seçenekleri aramak gibi. Tekniği kısaca anlatmak gerekirse, ağızdan, diyaframımızı kullanarak, karnımıza nefesler alarak göğüs kafesimizi açıp, akciğerlerimizi tam kapasitede kullanmış oluyoruz. Alışlarımız uzun, verişlerimiz ise kısa, kendiliğinden ve doğal oluyor, tüm seans boyunca sadece alışımıza konsantre oluyoruz ve ara vermeden birbirini takip eden bağlantılı nefeslerle bedenimize, bol miktarda yaşam enerjisi bu kısıtlanmış nefes kalıpları, çok eskilerde yaşadığımız hatta doğumumuza ve onunda öncesine kadar gidebilecek, duygusal ve fiziksel travmalarla baş etme arayışımızın yarattığı sağlıksız alışkanlıklardır. Duygular dışa vurulmadıklarında sürekli baskılanır hatta zihinsel ve bedensel kronik gerilimler olarak depolanır. Ve sonuçta da bunların ağrı ve hastalık olarak dışa vurulmaları kaçınılmaz olur. Duygular enerji formları olduğu için yok edilemezler Einstein’ın yıllar önce kanıtlamış olduğu gibi sadece şekil değiştirebilirler. Bu enerji bedensel ve zihinsel bir rahatsızlık olarak ortaya çıkmadan önce onu dönüştürmek bizim tam da bunu önce fark edip sonra da açılım sağlamak üzerine kurulu. Oluşturulan enerji ile birlikte olumlamalar ve akupress uygulaması, sözlü temizleme prosesleri de bizde arzu ettiğimiz dönüşümü sağlıyor. Kişinin kendini huzurlu, mutlu hissetmesini engelleyen tüm tıkanıklıklar seanslarda temizlenerek; öfke, korku, tedirginlik, suçluluk ve üzüntü gibi bastırılmış duygular ortadan kalkıyor. Bilinçaltındaki baskıladığımız, geçmişimizden gelen travmaların izlerini siliniyor, yaşamdan zevk almak, çoğumuzun unuttuğu istek, şevk, heyecan ve yaşama bağlılık duyguları ile yeniden temasa geçmek mümkün oluyor!-Seanslar ne kadar sürüyor? Ve tabii hemen aklıma tek bir seans almak yeteri oluyor mu diye sormak seans yaklaşık 45 dakika-1 saat kadar sürüyor. Ama düşündüğünüzün aksine zaman nasıl geçiyor kimse anlamıyor. Çünkü, sanki başka bir şey bize nefes aldırıyor. İlk 5-10 dakika içinde nefesimizi bağlantılı hale getirdiğimizde, nefesimiz aktive oluyor. Bu şekilde 30-45 dakika nefes aldıktan sonra titreşiminiz ve enerjiniz son derece artıyor ve kendiliğinden meditatif bir moda geçiş yapılıyor. Bu durumdayken, son derece mistik ve duygusal-zihinsel-ruhsal iyileştirici deneyimler yaşayabiliriz. Benim de en sevdiğim kısım burası. Zaten bu terapinin kurgusu, mucizeler prensibini hayata geçirebilmemize ve günlük hayatımızda daha yüksek bir bilinci deneyimleyebilmemize ve aldığımız her nefeste içsel rehberliğimizi hissetmemizi sağlayabilmek üzere tasarlanmıştır. Tek kelimeyle, ruhunuzun doyumunu arıyorsanız, bunu çoğu insan gibi nefeste bulacağınızdan emin Yaşam Merkezi’nde başka ne tür terapiler uygulanıyor?- Tüm uygulamaların ortak noktası, kişiye kendi gücünü hatırlatmak ve ona ait olamayan her şeyden kişiyi arındırmak, sadeleştirmek. Tabii bir de kişiyi zihinden çıkarmaya ve arındırmaya yönelik olması. Değişik türden kuantum çalışmalarımız var Aile Dizimi, Access- Bars, İnner speak-İçsel Rehberlik, Kuantum Hipnoz-Geçmiş Yaşam Terapisi gibi. Bu terapilerden kişiye en uygun olan çalışma yöntemini belirleyerek ilerliyoruz. Aynı zamanda, bu terapilerin ve koçluk çalışmalarının eğitimlerine de merkezimizde yer geçmişken şu kuantum felsefesinden de kısaca bahseder misiniz?-Kuantum fiziği, klasik fizikteki kabul gören madde ve enerji sınıflandırmasını ortadan kaldırdı ve aslında madde dediğimiz şeyin de sıkıştırılmış yoğunlaştırılmış enerjiden başka bir şey olmadığını açıkladı. Yani her şey enerji ve enerji maddeyi etkileyebiliyor! Bunun kişisel gelişim alanına yansımasına gelince, tabii düşünce de en güçlü, en yoğun enerji çeşidi ve maddeyi yani bizleri, hayatlarımızı değiştirebiliyor, dönüştürebiliyor! Bu da yeni çağ eğitimlerinin ve felsefesinin temelini oluşturdu diyebiliriz. Bilim adamları, deneyi gözlemleyenin deneyin sonucunu etkileyebildiğini kanıtladı! Bu da bizleri, kişisel gelişim konularına az çok aşina olan herkesin bildiği gibi, ister istemez hayatımızda olan biten her şeyin sorumlusu ve hayatımızın lideri haline Hatta bu konulardan bahsettiğiniz iki kitabınız da var. “Tam Benlik” ve “Ezber Bozduran”.- Konu olarak, düşüncelerimin ve yargılarımın kendimi ve hayatımı nasıl etkilediğini ve bunları nasıl dönüştürdüğümü ele aldığım ve kendi süreçlerimi paylaştığım iki kitabım var. İlk kitabım “Tam Benlik”, bu ay 3. Baskıya giriyor, Ezber Bozduran 2. baskıyı yapıyor. Bir de üçüncü kitap var Başka Bir Leonardo. O da geçen sene projeler var mı?-Evet. kitap geliyor. Bu seferki Nefesle Gelen Dönüşüm’. Sadece “nefes ve dönüşümsel nefes terapisi nasıl yapılır” üzerine olacak. Kişilerin kendi kendilerine de nefes çalışması için yani…-Mimoza Yaşam Merkezi’nin Kurucusu sevgili Ülker Uzun Polat’a çok teşekkür ediyoruz. Yeni kitabınızı merekla ve heyecanla bekliyoruz. Çok teşekkür teşekkür ederim. Sevgiyle ve ışıkla kalın.
Mesajlar 3,261 Konular 3,119 Katılım Aug 2015 Rep Puanı 2,107 Hali Arastirmaci Teşekkürler 48 184 Mesajına 201 Teşekkür Edildi. alıntı. “Tek başıma yapabilmem için bana yardım et. Ve nasıl yapıldığını bana göster. Bunu benim için yapma. Kendim yapabilirim ve yapmak isterim. Bana nasıl yapacağımı öğretirken sabret. Bu belki uzun sürebilir. Ve belki daha uzun zamana ihtiyacım var. Fakat bilmelisin ki birkaç deneme ile yapacağım şeyi başarmak isterim. Hata yapabilme ihtimalim olduğunu da düşünmelisin. Ama unutma ki ben sadece bu hatalarla gerçek manada bir şeyler öğrenebilirim.” Maria Montessori
NASIL NEFES ALIRIZ ?AMAÇ solunum organlarımızın nasıl çalıştığını göstermekARAÇ VE GEREÇLER 15 – 20 cm uzunluğunda kalın plastik boru, iki tane naylon torba ya da iki balon, iki tane ince boruEĞİTİM DURUMU1. 15 – 20 cm uzunluğunda kalın bir boru bu borunun içinden iki tane ince boru naylon torbaları ya da balonları ince boruların ucuna ince borulara naylon torbaların şişip şişmediğini torbaların içine dolan şey ne olabilir?7. bu torbaları vücudumuzun hangi organına benzetebiliriz?8. kalın plastik boru hangi organımızın yerine kullanılmış olabilir?DENEYİN SONUCUNaylon torbaların şiştiği görülür. Geniş plastik boru nefes borusunu, naylon torbalar sağ ve sol akciğeri başka bir siteden alıntıdır,deneyle birlikte paylaşmak istedim...
Yazının Giriş Tarihi 1041 Hazırcevap insanları hep zeki ve yaratıcı bulmuşumdur. Tabi bu bahsettiğim lafa lafla karşılık vermekten daha öte bir şey. Karşıdakine ders vermek bunun yanı sıra çok daha derin ve kapsamlı düşünmeye sevk etmeye yönelik sözleri kast ediyorum. Hazırcevap olmak için zeka ile birlikte daha birçok özelliği birarada bulundurmak gerekiyor. Bence en başta iyi dinlemek, analitik düşünmek, güçlü bir hafızaya sahip olmak, genel kültür ve bilgi düzeyinin ortalamanın üstünde olması, beden dilini doğru okumak ve sözlü ifade becerinizin gelişmiş olması gerekiyor. Tarihe baktığınız da birçok liderin dostlarına veya düşmanlarına söyledikleri hazırcevaplar hepimize ders olacak nitelikte. Beğendiğim tarihe geçmiş sözleri bir yere not eder ve bunları eğitimlerimde yazılarımda paylaşmayı çok severim. Bazı liderlerin tarihe geçmiş hazırcevap diyaloglarını zihnimizi ve ufkumuzu açmak için burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Mustafa Kemal Atatürk 1881-1938 Atatürk'ü Cumhuriyet kurulduktan sonra ziyarete gelen Yugoslavya Kralı Aleksandre; "Ekselans biz Türkleri çok severiz. İngiltere bize birlikte savaşa girmeyi karşılığında da Batı Anadolu'yu bize vermeyi önermiştik ama biz Türkleri sevdiğimizden kabul etmedik" demiş karşılığında güzel sözler duymayı umarak. Atatürk gülümseyerek cevap vermiş. "Bize olan sevginize teşekkür ederiz haşmetmeapları. Sonra da size çok büyük geçmiş olsun" Winston Churchill 1874-1965 George Bernard Shaw Başbakan Churchill'i Pygmailon adlı tiyatro oyununun galasına davet eder. Davetiyeye de şu notu yazar... "Size 2 bilet ayrıldı. Bir dostunuzu da getirin, eğer varsa tabii.... Churchill bu notun üzerine hemen not yazarak Shaw'a geri gönderir. "İlk gece gelemeyeceğim için üzgünüm. Fakat ikinci gece gelebilirim, eğer hala devam ediyorsa tabi...." Abraham Lincoln1809-1865 İşe alımda torpil, referans dünyanın her yerinde geçerli ve geçmişi eskilere dayanan bir yöntem. 1860'lı yıllarda Lincoln başbakanken yanına bir kadın gelir ve ısrarcı bir ses tonuyla "Sayın Başkan oğlumu albaylığa yükseltmelisiniz. Bunu bir rica olarak değil hakkımız olarak istiyorum. Büyükbabalarımız, amcalarımız, babalarımız ve eşim hep orduda savaşarak hizmet verdi. Bu ülkeye büyük katkı sağladık oğlum da albaylığı hak ediyor". Lincoln kadına doğru yönelerek şöyle der "Hanımefendi bana göre aileniz ülkemiz için yeterince hizmet vermiş. Artık başka ailelere de fırsat verme zamanı geldi bence" Napoleon Bonaparte 1769-1821 Napoleon doğu seferindeki büyük yenilgi sonrası Fransa'ya döner. Hükümet üyelerinden biri Napoleon'u eleştirdikten sonra haritanın başına geçer ve parmağını harita üzerinde ordunun alamadığı bölgelere koyarak konuşmaya başlar. Parmağını birkaç bölgeye koyarak önce buraları almalıydınız sonra parmağını denizin üstünde hareket ettirerek sonra buraya geçmeliydiniz ve sonra da bu kaleyi almalıydınız diye anlatmaya devam ederken Napoleon dayanamayarak şöyle der; -Evet haklısınız o bölgelere parmak gezdirerek alınabilseydi ben de dediğiniz gibi yapar alırdım demiş... Diyaloglarınızda siz ne kadar hazırcevapsınız? Kendinizi bu konuda başarılı buluyor musunuz? Etrafınızda bu konuda başarılı bulduğunuz kimler var? Hadi bakalım kısa bir düşünme molası...
PİRİNÇ DENEYİ Pirinç deneyi diye bir şey yapıyorlar sevginin gücünü ispat etmek için. Sevginin maddeye olan etkisini kanıtlıyorlar deneyi uygulayanlar. İki ayrı kaba konulan pirinçlerden birine sevgi dolu sözler; diğerine ise nefret dolu sözler söyleniyor. Sonuçta nefret aşılanan o minik, beyaz pirinçler siyahlaşırken diğeri ise bembeyaz kalmaya devam ediyor. Herkes deniyor bunu. Kimisi maddeyi etkileyen metafiziksel yaklaşıma, kimi ise duygunun gücüne şaşıp kalıyor. Maddeyi etkileme üzerine mi yoğunlaşmalı yoksa duygunun gücünü fark edip hayata ona göre yön vermeye mi gitmeli, bilemedim... Ben sanırım bu deneyden en çok da şunu çıkarıyor, felsefik boyutuna, en azından şimdilik, inemiyorum Bir pirinç kadar kendimi ifade edemiyor, ettiğimde de kimse bir şeyleri fark edemiyor! Ne kadar da arebesk ne kadar da entellikten uzak bir çıkarım oldu bu değil mi? Öyle ya duygularını söylemeye çalışanlar aşağılanır. En doğru şekilde anlatılsa bile.... Anlaşılmak zor, pirinç çok şanslısın. Bu blogdaki popüler yayınlar Toplumsal olarak annelik mefhumuna biçilen değer ortada ve de tartışılmaz. Öyle çok kriteri öyle çok özel niteliği var ki anne olan olmayan, büyük küçük herkesin değerlendirme yapabileceği bir kriter bulunuyor. Elbette bu durum, toplumsal algının bireye tanıdığı eleştirebilme hakkı, bir noktada olması gerekenden bir hayli fazla şişirilmiş kavrama sığmaya çalışan bireylerle kısır döngüye dönüşüyor. En özgür olduğum yerde, blogumda, henüz dokuz aydır birlikte olduğum duyguyu anlatmaya çalışacağım. Daha hamileyken anlamaya çalışmıştım bu duyguyu, ama öyle duyduğum ve okuduğum bir çok duyguyu hissetmeyince "ben miyim garip olan" diye düşünmüştüm. Benim hamileyken anneliğe dair farkına vardığım en önemli iki şey vardı; birincisi hayatımın değişeceği, ikincisi ise yüreğimde ağırlığını hissettiğim sorumluluk duygusuydu. Canımın içinde can taşıyor olmak, itiraf ediyorum, aklımı zorluyordu. "Nasıl yani, şimdi ben bir şeye can veren miyim?". Kavram kargaşası yaşıyordum ÇAĞLAR MY HOUSE BOUTIQE HOTEL Bodrum merkezi gibi karmaşa, kalabalık, kaosun hâkim olmadığı sakin bir yer olan Turgutreis'i rota olarak belirleyerek tatili başlattık bu yıl. Turgutreis, bir tatil kasabası gibi. Öyle özel bir sempati oluşturacak bir özelliği varsa ben farkına varamadım. Zaten amacım sürekli gezmek olduğu için ve bu isteğimi yerine getirebilecek aracımız da olduğu için bu durum bende bir sıkıntı yaratmadı. Burada nerde kaldık? Herkesin otellerden beklentileri farklıdır. Küçük, şirin ve de insani butik oteller bana daha çok hitap ediyor. Bir çok kişi yeme içme, gezme tozma gibi aktiviteleri hesaba katıp her şey dahil sistemiyle çalışan, sahilleri kumsalları adeta gasp eden yerleri butik otellere göre daha ekonomik bulabilir. Ben pek öyle düşünmeyenlerdenim. Yazının geri kalan kısmında beklentileri benim gibi olan insanlar için kaldığım yeri anlatacağım. Turgutreis'te semt pazarına, sahile çok yakın mesafede bulunuyor. Yani mevkii tam aranılan özellikt
ne kadar nefes alıyoruz deneyi