🐘 Sıcak Hava Depremi Tetikler Mi

Wt13T. İzmir'de meydana gelen ve birçok ilde hissedilen deprem, büyük İstanbul depremini akıllara getirdi. Peki İzmir'deki deprem, İstanbul'u tetikler mi? İşte uzman yorumları... İzmir'de meydana gelen ve bölgede yıkıma sebebiyet veren 6,6 büyüklüğündeki deprem, akıllara beklenen büyük İstanbul depremini getirdi. Prof. Dr. Oğuz Gündoğdu, depremin ardından kritik açıklamalarda bulundu. Haber7'nin haberine göre; depremin Marmara hattı ile ilgisinin bulunmadığını belirten Gündoğdu, sarsıntının İstanbul'da hissedilmesinin jeolojik yapıyla ilgili olduğunu bildirdi. Gündoğdu, "Bu deprem İstanbul’un bazı ilçelerinde hissedildi bazı ilçelerinde hissedilmedi. Bu bulunduğunuz bölgedeki jeolojik yapıya bağlı özelliklerden kaynaklanıyor. Eğer kırılmanın yönünde olan ilçeler varsa onlarda daha çok hissedilmiş olabilir. Bu depremin Marmara’da olan deprem ile bir alakası yok." dedi. Başka bir depremin habercisi mi? Gündoğdu, "Bu ana bir şok. Ege’de başka bir deprem olsa bile Girit civarına denk gelecektir. Girit civarında olan bir deprem de baya uzak İzmir için. Bu deprem Seferihisar’da, hemen hemen İzmir’in biraz ilerisinde olan bir deprem. Suların kabardığına dair haberlerde geliyor yani ama teyit olmadı henüz. Tsunami olsa zaten şimdiye kadar etkilerini görürdük." ifadelerini kullandı. "Bu depremin olası İstanbul depremi ile hiçbir alakası yoktur" Prof. Dr. Orhan Tatar ise, depremle ilgili yaptığı açıklamada, "Bu depremin olası İstanbul depremi ile hiçbir alakası yoktur." değerlendirmesinde bulundu. Tatar, şunları kaydetti "Panik yapmaya gerek yok gerçekten büyüklüğündeki bir deprem çok ciddi şekilde hissedildi etrafımızdaki insanların çok büyük bir panik havası içerisinde olduğunu gördüm. Çok doğal ama bu saatten sonra artık bu panik havasını ortadan kaldırıp daha sakin bir şekilde olmamızda yarar var. Ve ne yazık ki büyüklüğündeki depremden sonra İzmir kent merkezinde yıkılan binaların olduğunu görüyoruz umarım bu binalardan vatandaşlarımız sağ çıkar. Bunun dışında tabi depremin merkez üssüne baktığımızda özellikle Sisam adasının hemen kuzeyine düştüğünü görüyoruz yani depremin merkez üssü Ege Denizi içerisinde bir noktada henüz daha çok erken olmakla beraber muhtemelen bizim İzmir tarafında Seferihisar tarafında civarında gördüğümüz aktif faylardan birisinin deniz üzerindeki uzantısı üzerinden meydana gelmiş bir deprem olabilir bu boyutta deprem üretebilecek deprem ülkede başka faylarda var Ege bölgesinde bildiğiniz gibi tümüyle aktif bir fayların yoğun olduğu bir bölge o açıdan bu gerçeği dikkate alarak yaşamımızı sürdürmekte büyük bir yarar görüyorum. Bu depremin olası İstanbul depremi ile hiçbir alakası yoktur." İzmir genelinde sıcak havalar etkisini sürdürürken Urla’da da hakim olan sıcak havaya ek olarak havanın renginin değişmesi ve güneşin geçtiğimiz günlerde kırmızı renk alması akıllara acaba deprem mi olacak sorusunu getirdi. İzmir’deki Aşırı Sıcaklar Deprem Habercisi mi? Hava sıcaklığının her aşırı yükselişinde vatandaşın aklına önce “Bu hava depremi tetikler mi?” sorusunun geldiğini hatırlatan Jeofizik Yüksek Mühendisi Sinancan Öziçer, “İzmirliler’in içi rahat olsun. Hava sıcaklığının yer sarsıntısıyla ilgisi yok” ifadelerini kullandı. Öte yandan havadaki sarı rengin ve güneşin renginin kırmızı olmasının da çevre illerdeki ve Yunanistan’daki orman yangınları dolayısıyla ortaya çıktığı öğrenildi. Urla Haber YORUM YAP YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir. Oluşturulma Tarihi Ağustos 03, 2021 1526Ülkemizin güney kesimleri yedi gündür yangınlarla mücadele ediyor. Bölgede hal böyleyken geçtiğimiz günlerde Datça açıklarındaki deprem de vatandaşlarda endişe yarattı. Tam 12 saatte gerçekleşen irili ufaklı 131 depremi nasıl yorumlamak gerekir? Uzman görüşleri haberimizde...Muğla’nın Datça ilçesi açıklarında iki gün önce sadece 12 saat içerisinde en büyüğü büyüklüğünde 131 deprem meydana geldi. Orman yangınlarından etkilenen bölgede deprem hareketliğinin de yaşanması endişeye sebep oldu. Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir söz konusu sarsıntılarla ilgili "Yaşanan deprem fırtınaları kırılan fayın enerjisinin boşalmasını sağlamakla birlikte, komşu faylar üzerinde stres birikimlerine neden olabilir” uyarısında orman yangınları tamamıyla kontrol altına alınamamışken yaşanan sarsıntılar hakkında uzman yorumu aldık. Ege kıyılarında büyük bir deprem beklentisi var mı? Prof. Dr. Sözbilir için 4 kritik soruyu 12 SAATTE 131 DEPREM BÖLGE İÇİN NE ANLAMA GELİYOR? Datça güneybatısında gerçekleşen depremler kuzey doğu ve güney batı uzanımlı denizaltı fayından gerçekleşti. Bu fay Nisiros Adasının hemen güneyinden geçiyor. Nisiros adası aktif volkan sınıfında değerlendirilen bir ada. Dolayısıyla buradaki depremler hem volkanik ve hem de tektonik deprem sınıfında değerlendirilebilir. Bu da volkanın derinliklerinde yer alan magmanın henüz katılaşmadığını sıcaklık-basınç değişimlerine ve sismik aktivitelere duyarlı bir bölgede yer aldığını söyleyebiliriz. Bu durum birbirine yakın büyüklükte ve çok sayıda depremlerin ardı ardına gelişmesine ve bir deprem fırtınasına dönüşmesine yol durumlar Nisiros Adası’nın güneyinde geçmiş yıllarda birkaç kez gerçekleşti. En son 2017 yılında yine 4-5 büyüklüğüne varan çok sayıda depremlerden oluşan deprem fırtınaları yaşanmıştı. Deprem fırtınaları kırılan fayın enerjisinin boşalmasını sağlamakla birlikte, komşu faylar üzerinde stres birikimlerine neden olabilir. Özellikle Marmaris, Datça, Bodrum, Gökova, Ören, Milas taraflarındaki faylar üzerinde güncel gerinim miktarının ölçülmesinde yarar var. 2 BÜYÜK BİR DEPREMİ TETİKLER Mİ?Bunların doğrudan büyük bir depremin habercisi olduğunu söylemek pek doğru bir yaklaşım olmaz. Geçmişte deprem fırtınalarından önce ya da sonra daha büyük ölçekte depremlerin geliştiği biliniyor. 2020 yılı başlarında Akhisar çevresinde ve daha sonra Midilli adası güneyinde de binlerce depremin olduğu çok sayıda deprem fırtınaları yaşanmıştı. 3 EGE VE AKDENİZ DEPREM AÇISINDAN NE KADAR RİSKLİ?Ege bölgesi güneyde Girit Adasından geçen levha sınırı niteliğindeki Helenik dalma-batma zonu ve kuzeyde Marmara Denizi altından geçen Kuzey Anadolu Fayı arasında 600 kilometre genişliğe varan büyüklüğe sahip bir bölge. Bu bölge dünyanın sismik yönden en aktif bölgelerinden biri olarak kabul ediliyor. Akdeniz Bölgesi de ayın derecede sismik açıdan tehlikeli bir bölge. Özellikle Ege ve Akdeniz bölgesini güneyden sınırlayan Helenik dalma-batma zonu tarihsel dönemlerde 8 büyüklüğüne varan mega depremler üretmiş ve özellikle Antalya ve Muğla ili kıyılarında tsunamiye neden olmuş. Bu açıdan bakıldığında doğal afetlere hazırlıklı olmak için risk azaltmaya yönelik eylemlerde bulunmak hayati derecede önem arz ediyor. Peki deprem fırtınası nedir?Deprem fırtınası, birkaç günden birkaç haftaya kadar sürebilen, belirli bir ana şok olmadan küçük bir alanda kümelenmiş depremler olarak değerlendirilmektedir. Deprem fırtınaları;Aktif volkanik ortamlarda ve magma girişimleri sırasında meydana gelen stres yoğunluğu nedeniyle,Yüksek boşluk suyu basıncı içeren hidrotermal sistemlerde ve aktif jeotermal alanlarda,İnsan kaynaklı işlemler nedeniyle,Eski zayıflık zonlarının yeniden aktif hale geçtiği bölgelerde,Birbirleriyle doğrudan bağlantılı fayların birbirini tetiklemesiyle DEPREM FIRTINALARINI NASIL YORUMLAMAK GEREKİR?Deprem fırtınalarının nedenleri düşünüldüğünde, ülkemizde meydana gelen depremlerin önemli bir bölümü deprem fırtınası açısından değerlendirilebilir. Bu anlamda özellikle Batı Anadolu bölgesinde Çanakkale-Ayvacık, Akhisar-Manisa ve Gökova depremlerini örnek olarak verebiliriz. 2020 yılında meydana gelen ve bir yıla yakın süren Akhisar-Manisa depremlerinde de bir yıl içinde en büyüğü olmak üzere 8 bin üzerinde deprem meydana gelmiş ve yöre halkını uzun süre rahatsız olarak, deprem fırtınaları doğal yollarla meydana geldiği gibi, insan kaynaklı da gelişebilen ve Türkiye’deki gibi jeolojik yapıya sahip ülkelerde yaygın olabilen, büyük depremleri tetikleyebilecek niteliklere sahip doğa olaylarından biridir. Bu nedenle deprem fırtınalarının geliştiği bölgeler mercek altına alınmalı, bu bölgelerdeki sismik tehlike kaynaklarının deprem üretme potansiyelleri ile deprem risk durumları konusunda yapılması gereken çalışmalara ağırlık verilmelidir. İstanbul'da meydana gelen deprem olarak kaydedildi. bu gün yaşanan deprem Uzmanların uzun zamandır dillendirdiği büyük istanbul depremini tetkler mi sorusu merak konusu. İstanbul'da yerin km derinliğinde meydana gelen ve paniğe neden olan depremin ardından artçı sarsıntılarda da ölçüldü. Marmarda paniğe neden olan şiddetinde depremin ardından iki tane artçı sarsıntı ölçüldü. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli rasathanesi ve deprem araştırma enstitüsünün verilerine göre yerin km derinliğinde şiddetinde ve km derinliğinde şiddetinde iki deprem kaydedildi. Marmara depremiİstanbul'da hissedilen bir deprem meydana geldi. AFAD depremin merkez üssünün Marmara Denizi olduğunu açıkladı. AFAD'in açıklamasına göre depremin büyüklüğü olarak ölçüldü. Boğaziçi Kandilli Rasathanesi ise İstanbul'da hissedilen ve paniğe neden olan depremin yerin km derinliğinde meydana geldiğini ve şiddetinde olduğunu duyurdu. Son depremin ardından Marmara Deniz'in çeşitli noktalarında 4 ayrı artçı sarsıntı gerçekleşti. Depremler sırasıyla km derinlikte büyüklüğünde, km derinlikte şiddetinde, km derinlikte şiddetinde ve en büyüğü km derinlikte şiddetinde olarak Marmarada paniğe neden depremin ardından artçı sarsıntılar da yaşandı. Ancak yaşanan son depremlerin pek çoğu 3 ve altı şiddette olduğu için bizler tarafından hissedilmiyor. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü KRDAE ise son depremlerin tamamını takip ediyor ve verilerini tutuyor. Bu verilere göre olası deprem durumlarına yönelik önlemler yaşanan depremleri aşağıda yer alan bağlantıdan DEPREMLER TIKLAOkan Tüysüz, 4 büyüklüğündeki depremi değerlendirdi Güncelleme 17/11/2015 0345 Geçtiğimiz günlerde yaşanan en uzun parçalı ay tutulması, Konya, Malatya, Düzce, Tokat ve en son da Erzurum'da peş peşe depremleri de beraberinde getirdi. Türkiye'nin farklı bölgelerinde meydana gelen depremler sonrası "Ay tutulması veya mevsimler, depremi tetikliyor mu" sorusuna açıklık getiren jeoloji uzmanı Prof. Dr. Ercan Aksoy, meteorolojik olayların, depremle doğrudan ilgisinin kanıtlanmadığını ve bunların tamamen tesadüfi olduğunu kaydetti. Haber Giriş Tarihi 1529 Son bir haftada ülkenin dört bir yanında art arda meydana gelen depremler, akıllara, "Ay tutulması veya mevsimler, depremi tetikliyor mu" sorusunu getirdi. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy, ayın gök cisimlerinin hareketlerinin veya birbirine göre konumlarının depremi tetiklediğine dair bilimsel herhangi bir kanıtın olmadığını kaydetti. Prof. Dr. Aksoy, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti tarihinde meydana gelen hemen bütün büyük depremlerin kış aylarında meydana gelmesinin ise tamamen tesadüfi olduğuna dikkat çekti. "KANITLANMAMIŞ ORTAYA KONULAMAMIŞ BİR GERÇEKTİR" Özellikle 1999 Gölcük depreminden önce güneş tutulmasının olmasının böyle bir görüşün ortaya çıkmasına neden olduğunu belirten Prof. Dr. Ercan Aksoy, "Bazen insanlar arasında şu konuşuluyor, gök cisimlerinin hareketleri, birbirine göre konumları acaba depremi tetikler mi? Deprem oluşumu üzerine ne gibi etkisi vardır? Çoğunlukla da güneş tutulması ile irtibatlandırılıyor. 17 Ağustos 1999 Gölcük veya Marmara depreminden önce güneş tutulması olduğu için bu biraz daha da öne çıktı. Ancak bir bilimsel gerçeğin kabul görmesi için her durumda doğru sonuç vermesi lazım. Eğer gerçekten güneş tutulması veya gezegenlerin birbirine göre konumları depremi tetikliyor olsaydı, o zaman her güneş tutulmasından sonra da biz deprem olmasının beklememiz lazımdı. Dolayısıyla bu kanıtlanmamış ortaya konulamamış bir gerçektir" dedi. "BUNLAR TESADÜFİ, DEPREMLERİN MEVSİMLERLE, KURAKLIKLA, AŞIRI YAĞIŞLARLA BİR BAĞLANTISININ OLMADIĞINI SÖYLEYEBİLİRİZ" Bütün bu meteorolojik olayların tesadüfi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Aksoy, "Depremler kış aylarında mı, yaz aylarında mı, veya kuraklıkta mı olur, bunlar tamamen meteorolojik olaylar veya güneş tutulması, gezegenlerin aynı hizaya gelmesi, farklı konumlanması gibi olaylar astronomi biliminin konuları. Ama depremle doğrudan ilgileri olduğu kanıtlanmamış. Cumhuriyet tarihindeki ilk büyük deprem olan 1939 Erzincan depremi bir kış ayında meydana gelmiştir. Elazığ'da da 24 Ocak depremi kış ayında meydan geldi. Ondan önce 2019 yılının aralık ayında 5'in üzerinde bir deprem meydana gelmişti. 1893 Malatya'da ağır hasar oluşturan Kale ilçesi çevresinde ve özellikle 1905 depreminin yine bir kış ayında olduğunu görüyoruz. Bunlar tesadüfi çünkü mevsimlerle, kuraklıkla, aşırı yağışlarla bir bağlantısının olmadığını söyleyebiliriz" diye konuştu.

sıcak hava depremi tetikler mi